İnegöl Mutlu Son
İnegöl Mutlu Son
“Burada mevzu Miranda deÄŸil, öyle mi? Mevzu Winston. Miranda’nın ona uygun bulunduÄŸunu düşünmüyorsun.” “Hayır, ” dedi, tuhaf ve birazcık içerlemiÅŸ bir sesle. İnegöl Mutlu Son “Hayır, ” dedi tekrar, bu kez sesini daha dikkatle tartmaya çalışarak. “niçin gerçeÄŸi görmek istemiyorsun? Onlar evlenmek için çok küçükler. İnegöl Mutlu Son Özellikle de Winston.” Olivia birden alındı. “Bu doÄŸru deÄŸil, hepimiz – ” “O çok minik, ” diye kestirip attı Turner. “Ve bir erkeÄŸin niçin çok minik yaÅŸta evlenmemesi gerektiÄŸini anlaman için bu odanın içine bakman kafi olacaktır.”
Olivia Turner’ın ne kastettiÄŸini derhal anlayamadı. Fakat sonrasında anlayıp birden yüzünde bir acı ifadesi belirdiÄŸini an be an izledi. Turner, kendisine acınmasından nefret ediyordu. “Özür dilerim, ” dedi birden Olivia – bu iki sözcük onu daha da sinirlendirdi. Olivia tekrarladı, “Özür dilerim.” Ve sonrasında koÅŸarak odadan çıkıp gitti.
İnegöl Mutlu Son
Miranda birkaç dakikadır gül salonunda bekliyordu, bir hizmetçi geldi ve, “Özür dilerim, kadın, fakat Leydi Olivia size gelmeyeceÄŸini söylememi istedi.” Miranda incelemekte olduÄŸu bibloyu yerine koydu ve hayretle hizmetçiye baktı. “Rahatsız mı?” Hizmetçi tereddüt etti. Miranda bunun üzerine onu zor duruma düşürmemek için kendisinin gidip Olivia’ya bakmasının daha uygun olacağını düşündü ve “Gidip ona kendim soracağım, ” dedi. Hizmetçi hafifçeçe saygıyla eÄŸildi. İnegöl Mutlu Son Miranda yanındaki masaya döndü bibloyu yerine doÄŸru olarak koyduÄŸundan kararlı olmak için ona baktı – Leydi Rudland’ın tam da öyle sergilemek istediÄŸini biliyordu — ve kapıya yöneldi. Ve birden iri bir erkek bedenine çarptı. Turner.
Daha sesini duymadan o olduÄŸunu anladı. Winston da olabilirdi, veya hizmetçilerden birisi, hatta – Tanrı korusun, ne kadar ayıp olurdu – Lord Rudland bile olabilirdi, ama deÄŸildi. Turner’dı. Onun kokusunu tanıyordu. Onun nefesinin sesini biliyordu. Onun yanında olduÄŸunda havanın iyi mi bulunduÄŸunu hissedebiliyordu. İşte o an, artık bunun ebedi aÅŸk olduÄŸunu anlamıştı. Bu aÅŸktı, bu bir kadının bir adama olan aÅŸkıydı. Onu beyaz atlı prensi sanan küçük kız gitmiÅŸti artık. O ÅŸimdi bir kadındı. Onun zayıflıklarını ve eksikliklerini biliyordu ama yine de onu seviyordu. Onu seviyordu ve ona ÅŸifa olmak istiyordu ve – ne istediÄŸini bilmiyordu. Her ÅŸeyi istiyordu. Hepsini istiyordu
Son yorumlar